Yeşil Sol Gençler Adına Deniz Özkör : İyi ki Doğdun Yeşil Sol!

 

Yeşil Sol Gençler olarak 5. senemize doğru gitmenin heyecanını yaşıyoruz. Bu heyecanı yaşarken beş senenin nasıl geçtiğini, neler yaptığımızı, neler yapacağımızı, bizi umutsuzluğa maruz bırakmak isteyen devlet politikalarına rağmen umutlarımızı ve motivasyonlarımızı yani bütün bu heyecanımızı sizlerle de paylaşmak istedik.

Şubat 2013 yılında yaklaşık 35 gencin Çamtepe’de düzenlediği kış gençlik kampı sonunda bizler gençler olarak çalışmalarımıza Yeşil Sol Gençler olarak daha güçlü ve daha programlı devam etmeye karar verdik. Bu kampta siyasi gündemlerle ilgili atölyeler düzenlerken aynı zamanda yeni gençlik siyasetinin ilkelerini de tartıştık. Yeşil Sol Gençler olarak ilk kampımızda gençlik siyasetinde gençleri özne olarak gören, ekolojist, feminist, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, anti-militarist, anti-kapitalist, anti-milliyetçi, eşitlikçi, özgürlükçü, homofobi, transfobi, bifobi, orospufobi ile mücadele eden ve toplumsal barışı savunan bir yerde dururken, bütün bunları güler yüzlü ve şenlikli bir siyaset anlayışıyla yapmaya karar verdik.

Yeşil Sol Gençler olarak diyoruz ki; gençler sadece gençlik kimliğinden ötürü hayatın her kesiminde ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır. Gençler gerontokrasiye dayalı sistem içinde deneyim hiyerarşisi ve bilgi hiyerarşisi ile karşı karşıya kaldıkları için birer özne olarak kabul edilmiyorlar ve ‘gençlik geleceğimiz’ vb. söylemlerle sürekli olarak geleceğe öteleniyorlar. Gençleri geleceğe öteleme; gençlerin şu anki varlığını kabul etmeme ve güncel siyasetin birer parçası olarak görmemeye neden oluyor. Bunun dışında gençler geleceksizletirme, işsizlik, ayrımcılık ve sömürülme gibi birçok soruna maruz kalıyorlar. Bizler bu nedenlerden dolayı gençlerin birer özne olarak siyasetin parçası olmasını ve gençlerin kendilerini ilgilendiren konularda kendileri söz hakkına sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Gençler olarak siyasetin öznesi olabileceğimiz alanlar için sürekli bir mücadele vererek beş sene boyunca kendi sözümüzü söylediğimiz çeşitli etkinlikler, forumlar, paneller, atölyeler, kamplar ve eylemler düzenliyoruz.

Bizler içinde yaşadığımız kapitalist sistemin neden olduğu sorunların farkındayız. Kapitalist sistem sadece insanları ve emeklerini değil içinde yaşadığımız doğayı da sömürmektedir. Kapitalizm işçilerin, emekçilerin, kadınların, hayvanların ve doğanın haklarını sömürmektedir. Bu nedenle antikapitalist bir yaşamı savunuyoruz.

Dünya üzerinde ekolojik bir katliam yaşanmaktadır. İçinde bulunduğumuz endüstriyel   sistem, aşırı tüketim, fosil yakıt tüketimi, ekolojik sistemi yıkıma uğratan uygulamalar, çevre kirliliği, doğal yaşam alanlarının tahribi, tarım topraklarının yanlış kullanımı, GDO’lü ürünlerin kullanımı ekolojik yaşama geri dönüşü olmayan zararlar vermektedir. Bu zararlar nedeniyle iklim değişikliği, açlık, gıda ve su krizi gibi birçok sorunla karşı karşıya kalmaktayız. Bu tehlikeler sadece insanları değil yaşayan bütün canlıları etkilemektedir.  Bizler devlet politikalarıyla zemin hazırlanan ekolojik katliamlara karşı çıkıyor ve ekolojiyle uyum içinde bütün canlıların eşit olduğu bir dünyayı savunuyoruz. Yeşil Sol Gençler olarak yola çıktığımızdan bu yana bu alanda farkındalığı yükseltmek için çeşitli atölyeler düzenledik. ‘Ekolojik Krize Karşı Koymak; Yeşil İktisat’ atölyesini Yeşil Sol Gençler olarak bu alanda yaptığımız etkinliklerden bir tanesine olarak örnek gösterebiliriz. Bu atölye de hem ekonomik hem ekolojik krizleri konuşurken, bu ikilinin ilişkisini de görmüş olduk.

Bizler içinde yaşadığımız ataerkil ve heteroseksist düzenin kadınları ve LGBTİQ+’ları toplum içinde görünmez kıldığının ve birçok ayrımcılıkla karşı karşıya bıraktığının farkındayız ve biz ikili cinsiyete dayalı bu düzeni ret ediyoruz.  Devlet, yaptığı politikalarla bedenimiz, cinselliğimiz, kaç çocuk yapacağımız, cinsel kimliğimiz, cinsel yönelimimiz, kahkahamız, yürüyüşümüz yani bizi biz yapan her şey üstünde tahakküm kurmaya çalışıyor. Bu düzen için de birçok kadın, eşcinseller, biseksüeller, transseksüeller ve seks işçileri kimlikleri nedeniyle cinsel, psikolojik, fiziksel, sözel ve ekonomik şiddete maruz bırakılıyorlar ve katlediliyorlar. Devlet politikalarıyla topluma dayatılan ‘genel ahlak’ kavramı bütün bu şiddeti ve katliamları meşrulaştıran bir yerde duruyor. Bu ‘ahlak’ kavramı aynı zamanda seks işçilerinin hayatın her alanında ayrımcılıklarla karşı karşıya kalmasına neden oluyor. İş koşullarını, iş güvenliklerini ve yaşam güvenliklerini tehdit ediyor. Bizler seks işçiliğinin bir işçilik olduğunun farkındayız ve bu alanda seks işçilerinin müsaadelerinin yanındayız. Yeşil Sol Gençler bize dayatılan bu ataerkil ve heteroseksist sistemin karşısında sesimizi ve ‘ahlaksızlığımızı’ yükselten etkinlikleri şimdiye kadar yaptık ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.

Bizler gençler olarak barış istiyor ve savaş politikalarının karşısında yer alıyoruz. Savaşlar en temel hak olan yaşam hakkını elimizden alıyor. İnsanların hayatlarını, hayvanların hayatlarını ve ekolojiyi tehdit ediyor. Şehirlerin mimarisine, tarihine, kültürüne, kimliklerine zarar veriyor. Savaşlar nedeniyle birçok insan yaşadığı yerlerden göç etmek zorunda kalıyor. Bizler bütün bu nedenlerle savaş politikaları karşısında anti-militarist politikalarla barışın sesini yükseltmeye devam edeceğiz. Savaş nedeniyle yaşadıkları alandan göç etmek zorunda kalan mültecilerin hak arayışlarında yan yana duracağız. Bu toplumda yaşayan kimliklerinden dolayı bütün halkların maruz bırakıldığı ayrımcılıkların, şiddetin, asimilasyon politikalarının ve nefret söylemlerinin karşısında durmaya devam edeceğiz. Herkesin kendi kimliğiyle, diliyle, diniyle, dinsizliğiyle bir arada yaşadığı bir dünya için mücadelemize devam edip her fırsatta inadına barış diyeceğiz.

Bizler var olduğumuz bütün alanlarda savunduğumuz bu politikalar ve dünya için bir şeyler yapmaya çabalıyoruz. Kendi sokaklarımızda, üniversitelerimizde, sokaklarımızda yani yaşam alanımız olan her yerde savunduğumuz politikaları var etmeye çalışıyoruz. Her geçen gün üniversitelerde öğrencilere, akademisyenlere ve emekçilere karşı baskı artıyor. Barışı savunan birçok barış imzacısı akademisyen işlerinden atılarak üniversitelerinden uzaklaştırıldı. Bizler bu baskılara karşı barış akademisyenlerinin yanında barışı kampüslerimiz dâhil olmak üzere hayatın her alanında var etmeye devam edeceğiz ve üniversitelerimizin sermayenin ya da iktidarın değil üniversite birleşenlerinin olduğunu savunacağız.

Bu çalışmalarımızı yaparken Global Genç Yeşiller ve Avrupa Genç Yeşilleriyle ortak uluslararası etkinliklerde bulunmayı ve beraber etkinlikler organize etmeyi önemsiyoruz. Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu’nun organize ettiği ‘Resistance is Fertile’ başlıklı atölyede biz de Yeşil Sol Gençler olarak yer aldık. Farklı ülkelerden gelen gençlerle beraber savaş politikaların etkilerini, şiddetsizlik çeşitlerini, barışı, sivil toplumu, devlet aktörlerini ve politik aktörleri konuştuk. Atölyenin bitiminde 2017 Global ve Avrupa Yeşilleri Kongresi’ne katıldık. Ayrıcı bu ağustos ayında Alman Geç Yeşilleriyle (Grüne Jugend) bir gençlik kampı gerçekleştik. Atölyelerimizde Almanya ve Türkiye’deki ekoloji hareketleri, gerontokrasi, gençlerin yerel katılımı, feminizm ve queer, veganlık, vejetaryenlik, gıda enstitüsü, cinsel sağlık ve cinsellik alanlarında konuşup çok dilli müzikler söyleyip, horon tepip, halay çekip, beden müziği yapıp şenlikli bir kamp geçirdik. Kamp esnasında barış, cinsel taciz/istismar, genç işsizliği, homofobi, iklim değişikliği, mülteci hakları, Türkiye’deki KHK’lar ve adaletsizlikler alanında hem Türkiye’de hem Almanya’da hayata geçirmek için kampanyalar oluşturduk. Bergama ve İzmir merkeze geziler düzenledik. Aynı zamanda Adalet Nöbeti kampla aynı zamanlarda İzmir’de olduğu için katılım sağladık. Türkiye’deki savaş politikalarının hız kazandığı ve baskıların arttığı bu politik atmosferde birlikte dayanışarak üretebildiğimiz bir kamp gerçekleştirmek hem Alman Genç Yeşilleri hem Yeşil Sol Gençler için umut ve motivasyon kaynağı oldu.

Bizler ekolojik, antikapitalist, anti milliyetçi, toplumsal cinsiyet eşitliliğine dayanan, gerontokrasinin olmadığı, insanların kendi kimlikleriyle var olabildiği, eşitlikçi, özgürlükçü, adil ve toplumsal barışın var olduğu bir dünya için politikalarımızı aralarında bir önem hiyerarşisi kurmadan her alanda üretmeye devam edeceğiz. Bu dünyayı kurabilmenin yolunun hep birlikte kendi kimliklerimizle var olabileceğimiz çoğulcu bir mücadele anlayışıyla olabileceğine inanıyoruz. Umutla ve dayanışmayla bu dünyayı hep beraber kurabilmek için seni de aramıza çağırıyoruz. Biz Yeşil Sol Gençler hayatın her alanında politikanın birer öznesi olarak dayanışmayla, umutla, aşkla, kahkahayla üretmeye çalışacağımız politikaların heyecanını senin katılımınla hep beraber yaşamak için sabırsızlanıyoruz.

PAYLAŞ