Özlüyoruz Ahparig!

​Özlüyoruz Ahparig!

Hrant’ı Şişli’de düştüğü o kaldırımdan kaldırmak için, 10 yıldır adalet arayışımıza devam ediyoruz. Geride bıraktığımız 10 yıl, Hrant Dink cinayetinin örtülmesinin, delillerin karartılmasının, katillerin korunup kollanmasının, devlet içindeki cinayet sorumlularının gizlenmesinin, mahkeme adına müsamere yapılmasının yılları oldu. Cinayet içinde yer alan asker ve sivil bürokratlar terfi ettirilerek ödüllendiriliyor, devlet tarafından korunup kollanıyorken şimdi dava “iç hesaplaşmada” araç haline getiriliyor. Bu davanın iktidar çekişmelerinde koz olarak kullanılmasına izin vermeyecek, gerçek adalet tesis edilene ve tüm sorumlular yargılanana kadar bu davanın takipçisi olacağız.

Çünkü Türkiye’de demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü esas alan bir siyasi irade yok. Güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği ya da yönlendirdiği suçlarda sanıklar korunurken, mağdurların iddialarının çürütülmesi yönündeki adli ve idari uygulamalar kesintisiz devam ediyor.

Çünkü Hrant Dink, Ermeni kimliğini savunduğu için, barışın ve kardeşliğin dilini kullandığı için, özgür, eşit ve adil bir ülke istediği için devlet nezdinde hala tehlikeli bir “düşman”.

Hrant Dink’in katledilmesinden önce devlet, hükümet, yargı, ana akım medya işbirliğinde yaratılan  atmosfer bugün de toplumsal sorunların demokratik ve barışçıl çözümü yönünde çaba gösteren herkesi hedef almayı sürdürüyor. Bugün de, tek kimlik dayatmasıyla insanları aynılaştırmak isteyen devlet politikalarına boyun eğmeyenlere karşı “yasal” sınırlarını da aşan OHAL uygulamaları ile her türlü baskı uygulanıyor.

1915’ten günümüze, insanlığa karşı işledikleri tüm suçları inkar etmeye devam ediyorlar. Toplumu, yeniden kurguladıkları resmi hafızanın esiri yapmak istiyorlar. Türkiye’yi birbirinin acısına, hakkına, hukukuna yabancılaşmış, toplum olma vasfını kaybetmiş “topluluklar” ülkesi haline getirmek istiyorlar. Bunun için tüm hak arama kanallarını kapatıyor, barışın toplumsallaşmasını engelliyorlar.

“Ama”sız, “fakat”sız hiçbir ölümü kabullenmeyeceğiz. Israrla silahların susmasını, tüm sorunlarımızın konuşarak çözülmesini isteyeceğiz. İnsan hak ve özgürlüklerinin tanındığı, korunduğu ve geliştirildiği bir demokrasi ve barışta ısrar edeceğiz. Bu toprakların kardeşlik ve özgürlük ülkesi olmasını engellemeye çalışanlar kaybedecek, herkes için eşitlik, özgürlük ve barış düşümüz gerçekleşecek.

Hrant Dink, sadece ailesi, dostları ve Ermeni halkı için değil, insanlık, barış ve kardeşlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesini sürdüren Türkiye halkları için de büyük bir kayıp oldu. O, Ermeni halkına yaşatılan soykırıma, sürgüne, yıkıma rağmen, halkların eşitliği ve kardeşliği için mücadele etti. Hrant Dink’in adı ve mücadelesi yaşamın her alanında var olmaya devam edecek. O, her gün, her haksızlıkta, her demokrasi ve özgürlük çabasında yanı başımızda olmayı sürdürecek.

Yeşil Sol Parti olarak, Ermeni halkıyla dayanışma ile tarihsel gerçeklerin açığa çıkarılması ve toplumsal yüzleşmenin yaşanması çabalarımızı sürdüreceğiz.

Hrant Dink’in her insanı, her dili, her inancı, her sözü eşit gören barış dilini özlüyoruz. O’nu aramızdan alan, karanlık 10 yıldır katiller yaratmaya devam ediyor. Ülkenin dört bir yanından her gün yeni ölüm haberleri geliyor. Tanıyoruz, biliyoruz.

Karanlığı büyütmeye çalışanlara karşı, 10 yıldır olduğu gibi, inatla yine buradayız. Hrant Dink’in uğruna hayatını verdiği barış ve hakikat dilini anımsamak için, bir kez daha, 19 Ocak’ta, saat 14.30’da vurulduğu yerde, Agos’un önündeyiz.

 19.01.2017

Eylem Tuncaelli – Naci Sönmez

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri​

PAYLAŞ